IV. Romanos Diogenes (Diyojen)
X. Konstantinos Dukas'ın ölümü (Mayıs 1067) hükümranlığı genç yaştaki oğulları Mikhail, Andronikos Dukas, ve Konstantinos adına niyabeti üzerine alacak olan zevcesi Eudokia'nın ellerine bırakmıştı. Devletin idaresi fiili bakımdan Psellos ile müteveffa imparatorun kardeşlerinden biri olan "caesar" Ioannes Dukas'ın ellerindeydi. Bu arada savaş meydanlarındaki felaketli gelişme ile birlikte muhalif partinin kudreti de artmakta bulunuyordu. Bunların kudretli bir askeri hakimiyet kurulması hakkındaki talepleri olayların şiddeti yüzünden öylesine bir ağırlık kazandı ki, buna Psellos'un dostu olmasına rağmen Patrik Ksiphilinos da katıldı ve nihayet biz imparatoriçe de boyun eğmek zorunda kaldı. Psellos ve caesar Ioannes'in muhalefetine rağmen imparatoriçe, Kapadokya asilzadelerinden general Romanos Diogenes ile evlendi. IV. Romanos 1 Ocak 1068'de imparatorluk tahtına çıktı.
Peçeneklere karşı savaşlarda temayüz etmiş kıymetli ve seci bir kumandan olan IV. Romanos Diogenes (1068-71) askeri partide sahip olduğu nüfuz ve itibara herhalde layık bir kimseydi. Selçuklulara karşı savaşı derhal ele aldı fakat; ordunun çürüme oluşumu çok ilerlemiş bir safhada olduğu gibi, imparatorun devleti kurtarma gayretleri Psellos partisinin entrikaları ile arkadan vuruluyordu. Büyük bir güçlükle, çoğunluğu yabancı asıllı ücretlilerden- Peçenek, Oğuz, Norman ve Franklar- terekküb eden bir ordu topladı. girişler Girişilen ilk iki sefer (1068 ve 1069) her şeye rağmen oldukça başarılı oldularsa da üçüncü sefer korkunç bir mağlubiyet ile neticelendi. Bu mağlubiyette caesar Ioannes'in oğullarından birisi olan Andronikos Dukas'ın ihaneti hiç de en küçük rolü oynamamıştı. Armenia'da bulunan Malazgirt yanında, Van Gölü'ne yakın bir yerde sayıca üstün fakat karışık asıllı ve disiplinsiz ücretli ordu 19 Ağustos 1071'de Alparslan'ın birlikleri tarafından imha olunurcasına bozguna uğratıldı. Bizzat İmparator esir düştü.
Romanos esareti sırasında Selçuklularla, yıllık haraç, şahsı için fidye ödemek, Türk esirlerinin iadesi mükellefiyeti ve Selçuklulara yardımcı kuvvetler göndermek vaadine karşılık kendisine hürriyetini sağlayan bir anlaşma yaptı. Ancak bu arada İstanbul'da muhalif parti caesar Ioannes'in entrikaları yüzünden onu azledilmiş ilan etmişti. Önce imparatoriçe Eudokia ile büyük oğlu Mikhail Dukas'tan müteşekkil bir müşterek hükümet kurulduysa da, kısa bir süre sonra imparatoriçe-anne bir manastıra kapatılarak Psellos'un yetiştirmesi VII. Mikhail tek başına hükümdar ilan edildi. (24 Ekim 1071) Türk esaretinden yurduna dönmekte olan imparator Romanos'a karşı İstanbul'daki iktidar sahipleri düşman muamelesi yaptılar; bir iç savaş patlak verdi. Nihayet Romanos, VII. Mikhail namına 3 metropolit tarafından imzalanan ve kendisine tam bir şahsi emniyet vaat eden bir garanti mektubuna güvenerek teslim oldu. Ancak Romanos İstanbul'a ulaşmadan gözlerine kızgın demirle mil çekildi. Bu hususta kendi kabiliyetini de aşan Psellos, gözleri kör edilen imparatora, bu kendi kurbanına, onu bir din şehidi olarak öven bir mektup gönderdi: Tanrı kendisine daha yüksek bir ışığa layık addettiği için gözlerini almıştı. Romanos Diyojen korkunç yaralarının etkisiyle kısa sürede ölüp gitti. (1072 yazı).
(Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, çev. Fikret Işıltan, Ankara, s.318-319)
Yorumlar
Yorum Gönder