Abdullah Biraderler

Osmanlı'da fotoğraf sanatı ile genelde Ermeniler ve Rumlar ilgilenmişlerdir. Başlarda Yahudi ve Müslümanlar dinen fotoğraf sanatı ile ilgilenmeyi uygun görmemişlerdir. Beyazıt'tan Pera'ya bugünkü Postacılar Sokak'taki yeni yerine 1858 yılında taşınan Viçhen, Hovsep ve Kevork Abdullahyan kardeşler Osmanlı'nın fotoğraf sanatına damga vuracaklar, Türk fotoğrafçılık tarihinin kurucuları “Abdullah Freres” veya “Abdullah Biraderler” olarak tarihe geçeceklerdir.

Sultan Abdülaziz 1860 tarihinde Pera'da Fransız Derain adlı bir fotoğrafçıya portre fotoğrafı çektirir ancak hiç memnun kalmaz. Sanatlarının tüm inceliklerini Alman kimyager Rabach'tan öğrenen kardeşleri Sadrazam Fuat Paşa, Sultan'a takdim edince, İzmit'teki av köşkünde Sultan'ın portreleri çekilir. Sonuçtan son derece memnun kalan Sultan bu fotoğrafların tüm devlet dairelerine asılması için talimat vermiş, Abdullah Kardeşler de “Ressam-ı Hazreti Şehriyari” unvanı ile padişah hazretlerinin ressamlığına layık görülmüşlerdir. Padişahın da isteği üzerine İstanbul ve çevresinde bulunan saray, köşk, kasır, cami, çeşme, sebil, kilise, fabrika, kışla, hastane gibi mekanların iç ve dış fotoğraflarını çekmişlerdir. Günümüzde en önemli arşiv belgeleri olarak kabul edilen bu fotoğraflar üç Ermeni kardeşin elinden çıkmıştır. Bu üç Ermeni kardeş 40 yıl boyunca İstanbul'un manzaralarını, insan tiplerini, siyasi ve toplumsal olaylarını, kültürel varlıklarını, şehri ziyaret eden önemli yabancı devlet adamlarını ve tanınmış kişileri fotoğraflamıştır. Ayrıca ayrıntılı olarak Ortadoğu bölgesini de fotoğraflamışlardır ki bu fotoğraflar 1999 yılında Türk-İslam eserleri müzesinde sergilenmiştir.

(Hanriet Topuzyan Basoglu, Agos, 16 Haziran 2022)



Yorumlar

Popüler Yayınlar