VI. Konstantinos

İmparatorun kardeşlerinden Nikephoros ve Christophoros'un daha 769 yılında "caesar" makamını elde etmiş bulunmalarına, diğer iki kardeşi Niketas ve Anthimos'un aynı şekilde V. Konstantinos devrinde "nobilissimus" ünvanını ihraz etmelerine ve IV. Leon'un saltanatı sırasında da en genç kardeş Eudokimos'un bu ünvanı almış olmasına rağmen IV. Leon'un müşterek imparatorluğuna ve veliahdliğine "caesar"lardan birisi değil de, imparatorun küçük oğlu VI. Konstantinos getirilmişti. Çok dikkate değer bir şekilde bu tayin, imparatordan oğlunun taçlandırılmasını ısrarla talep eden ordunun arzusu üzerine yapılmıştı. Bizans'ta bir imparator veya müşterek imparator ilanında tebanın iştirak payı, mutad olarak, sadece yeni taç giyene sonradan halk ve ordu tarafından alkış yapılmasında tezahür ederken daha şimdi IV. Leon veliahdinin tayinini halkın arzu ve iradesinin yerine getirilmesi olarak göstermek istiyordu. Tahta veraset hakkının en yaşlı hükümdar oğluna tahsisi yoluyla, tek başına hakimiyet prensibi ilerleme kaydetmişti. Bununla beraber bu sistem Bizanslılar için çok tabii görülür bir hale hala gelmemiş bulunuyordu. Yoksa ne ordunun bir gövde gösterisi ile taht varisinin tarafını tuttuğunu göstermesine, ne de yazılı yemin metinlerinin alınmasına ihtiyaç kalırdı. Başkaca, "caesar" Nikephoros lehine bir mukabil hareket de yapıldı; ancak bunun zamanında farkına varıldı ve suçluların Khersones'e sürülmesi ile cezalandırıldı.

IV. Leon'un zamansız ölümü (8 Eylül 780) oğlu VI. Konstantinos'u 10 yaşında taht sahibi kıldı. Niyabeti, tahtı resmi olarak da küçük yaştaki oğluyla bölüşen imparatoriçe Irene üzerine aldı. "Caesar" Nikephoros lehine yeniden bir ayaklama olduysa da enerjik imparatoriçe bu suikast teşebbüsünü süratle bastırarak mütevvefa kocasının kardeşlerini rahip olmaya zorladı.

VI. Konstantinos artık idareyi eline alabilecek bir yaşa ulaşmış olduğu halde haris imparatoriçe iktidarı elinden çıkarmayı arzu etmemekteydi. Genç imparator, üzerinde baskı yapan otoriter vesayete isyan ediyor ve bu suretle annesi ile müşaviri hadım Stavrakios'a karşı, giderek sertleşen bir anlaşmazlık havasına giriyordu. Şiddetli bir tasvir kırıcı olan Mikhail Lakhanodrakon, VI. Konstantinos'un en yakın adamlarından birisi olmuştu. Bununla beraber enerjik imparatoriçe 790'da hazırlanan bir suikasti patlak vermeden bastırmaya muvaffak olunca şimdiye kadar sadece fiilen mevcut olan üstün durumunu artık resmen de meşru hale getirebilecek kadar kuvvetli olduğunu sandı. Ordudan, hükümdarlığı kendisine nakil ve onu birinci sırada, VI. Konstantinos'u ise kendisinin müşterek hükümdarı olarak ikinci sırada zikreden bir yemin talep etti. Artık Avrupa eyaletleri birliklerinden ibaret olan başşehir garnizonu hiç itirazda bulunmadan istenilen yemini etti; buna mukabil Irene'nin teşebbüsü, tasvir taraftarı imparatoriçeye pek mütemayil bulunmayan Armeniakon theması birliklerinde kuvvetli bir mukavemetle karşılaştı. Diğer Anadolu themalarını da saran ve ordunun hanedanın hukuku namına harekete geçerek sadece hüküm sürme hırslısı imparatoriçenin arzusunu reddetmekle kalmayıp VI. Konstantinos'u tek başına hükümdar ilan etmesiyle sonuçlanan bir mukabil hareket vuku buldu (ekim 790).

Irine oyunu kaybetmişti; imparatorluk sarayını terk etmek zorunda kaldı. Bununla beraber imparatoriçenin taraftarları, VI. Konstantinos'dan onun geri dönmesi müsadesini koparıncaya kadar durup dinlenmeden uğraştılar. 792 ocak ayından itibaren yine eski formül uygulanmaya başlandı: Konstantinos ve Irene. Genç imparatorun gösterdiği zaaf taraftarlarını hayal sukutuna uğratmıştı; başkaca VI. Konstantinos'un 792 temmuzunda vuku bulan Bulgar savaşındaki şerefsizce tutumu da buna eklendi. Muhalefetin V. Konstantinos'un hayatta bulunan oğullarının en yaşlısı sıfatıyla büyük sevgi ve hürmet duyduğu "caesar" Nikephoros lehine yeniden bir hareket belirdi. Fakat bu sefer VI.Konstantinos süratle müdahale ederek amcasının gözlerini oydurduğu gibi babasının diğer dört kardeşinin de dillerini koparttı. Bir zamanlar Konstantinos lehinde, Irene aleyhinde girişilen harekatı idare etmiş bulunan Armeniakon theması strategos'u Aleksios'un da gözleri çıkarıldı. Fakat bunun üzerine Armeniakon bölgesinde muazzam bir isyan koptu ve VI. Konstantinos, eski taraftarlarına karşı tam anlamıyla savaşa girmek zorunda kaldı. İsyan büyük bir vahşete tenkil edildi, fakat burada genç imparatorun bir zamanlar sahip olduğu sempati hisleri de yerlerini acı ve müthiş bir düşmanlığa terk etmiş oldular. 

İmparator, bundan pek az sonra 795 ocak ayında, bu tarihten 7 yıl önce annesinin arzusu ile evlenmek zorunda kalmış olduğu güzel Paphlagonia'lı Maria'yı kovup metresi, Bizans saraylısı Theodote ile evlenmek, onu "augusta" sıfatıyla taçlandırmak ve düğün merasimini de, alışılmamış derecede büyük bir ihtişamla icra ettirmek suretiyle, ortodoks partisini de tamamıyla aleyhine çevirdi. VI. Konstantinos'un bütün kilise kurallarına aykırı olan bu hareketi ortodoks çevrelerde en büyük bir kızgınlık doğurmuştu. Bu zani imparatora karşı, Sakkudion manastırının meşhur baş rahibi Platon ve onun daha da ünlü yeğeni Theodoros tarafından sevk ve idare edilen radikal keşişler partisi, "zelotlar" pek büyük bir şiddetle harekete geçtiler. İmparator cesur "zelot" reislerini sürgüne gönderdi; fakat mesele bununla hiç de bitmiş olmuyordu. Bu, meşhur olmuş adıyla zina mücadelesi Bizanslıları daha uzun bir müddet meşgul edecek ve ağır sonuçlar doğacaktı. Önce "zelotlar" partisi ile patrik Tarasios arasındaki ihtilafın şiddetlenmesine sebep oldu; çünkü "zelotlar" patriğin zani imparatora karşı takındığı dalkavukça tutumu beğenmemekte olup, duydukları kızgınlıkla, onun kilise içinde işbirliği yapmaktan istinkaf edecek kadar ileri gittiler.

Düşüncesizliği ve alçakça zalimliği yüzünden VI. Konstantinos gerek hakim olan ortodoks parti ve gerekse tasvir kırıcı muhalefet yanında bütün destek ve itibarını kaybetmiş bulunuyordu ve artık, intikamını almak için hiçbir el kalkmadan bertaraf edilebilirdi. 15 Ağustos 797'de İmparator, annesinin emriyle kör edildi. Irene artık hedefine varmıştı: Bizans imparatorluğunun tek hükümdarı oldu.

Irene herhangi bir küçük yaşta veya hükümdarlık etmek iktidarına sahip bulunmayan bir imparator namına naibe olarak değil de, doğrudan doğruya kendi adına imparatorluğa tek hükümdar olarak hakim olan ilk kadın idi. 

Devletin dış siyaset bakımından durumu son iki onyıl içinde oldukça bozulmuştu. 781 yılında Araplar imparatorluk arazisine derinliğine girmişler ve Thrakesion theması içinde büyük ve çok kanlı bir savaş kazanmışlardı. Bunun üzerine Bizans hükümeti Araplarla bir barış antlaşması yapmış ve hilafet devletlerine haraç vermeyi kabul etmişti. 789 tarihinde başlayan ve imparator VI. Konstantinos tarafından idare edilen Bulgar sınırındaki savaşlar da az başarılı olmuşlardı 792 yılında Bizanslılar sınır kalelerinden Markellai yanında, imparatorun savaş meydanından kaçması, nüfuzlu ve itibarlı Bizans kumandanlarının esir düşmesi sebebiyle daha da sıkıcı bir mahiyet kazanmış olan bir bozguna uğramışlardır. Bizans hükümeti yeniden haraç ödemeyi taahhüt zorunda kalmıştır. Bizans her iki önemli düşmanına birden mahkum duruma düşmüş ve haraçlar yüklenmişti. Bu ise V. Konstantinos devrindeki göz kamaştırıcı kudretten sonra çok daha göze batıcı bir durumdaydı.

(Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, çev. Fikret Işıltan, Ankara, s.163-164-166-167-168-169-170)


Yorumlar

Popüler Yayınlar