Korint (Gördüs)
Mora’nın stratejik mahallerinden olan Anabolu Kalesi, isyancılar tarafından kara ve denizden kuşatılmış halde idi. O an itibariyle Anabolu’da 7500 kadar Müslüman mevcuttu. Kuşatma nedeniyle kalede şiddetli yiyecek sıkıntısı yaşanıyordu. İlerleyen günlerde kaledeki Müslümanlar hayvan leşi, pabuç köselesi yiyerek hayatta kalmaya çalıştılar. Buna rağmen birçok Müslüman açlıktan öldü. Nihayet kale teslim olmak zorunda kaldı ki sadece 2400 Türk sağ kalabilmişti. Müslümanlar 22 Ocak 1823 tarihinde bir mukavele ile kaleyi Yunanlılara teslim etmek zorunda kaldılar. Öldürülmeyen Türklerden bir kısmı 10-15 adet Yunan teknesine bindirilerek Kuşadası ve İzmir taraflarına nakledildi.
Anabolu ile aynı anda kuşatma altındaki Korent’in (Gördüs) 7-8 bin civarında nüfusa sahip Müslümanları da teslim olup olmamayı tartışıyordu. Burada durum çok daha kötüydü. Kış geldiği için şartların da elverişsizleşmesi nedeniyle Müslüman halk ölüm ile yüz yüze kalmıştı. Ordu yardıma gelmeyince 500 asker ile birlikte halkın buradan tahliye çaresi aranmış, büyük izdiham yaşanmıştı. Nihayet kalede biraz asker bırakılıp, sağlanan gemilerle buradaki nüfus Badıra’ya taşınabildi. Daha sonra kaledeki askerler de alınınca, Gördüs isyancılara bırakılmış oldu.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 156)
Mecliste hazırlanan bu beyannamelerin ardından, 1 Ocak 1822’de (Yunan takvimine göre 13 Ocak) Yunanistan Devleti’nin resmen kurulduğu ilan edildi. Beklendiği üzere Mavrokordotos, meclisteki oylamada ilk başkan olarak seçildi. Bu ulusal meclis, 1795 Fransız Anayasası’nı örnek alarak bir anayasa hazırladı ve ilk hükümeti kurdu. Başkent Korent olarak belirlendi. Meclisin görev süresi ise bir yıl olarak kabul edildi. Anayasa, Yunan bayrağını da mavi ve beyaz olarak dizayn ediyordu.
Fakat bazı Yunanlılar bu anayasaya hiç değer vermeyerek, anayasanın sadece Avrupalı devletleri etkilemek için kabul edildiğini düşünmekteydiler. Hâlbuki Mavrokordotos, Yunanistan’ın bağımsızlığına kavuşmasının; ancak Avrupalı devletlerin desteği ile gerçekleşebileceğini biliyordu. Bu yüzden kabul edilen anayasayı çoğalttırdı ve tüm olumsuzluklara rağmen anayasa için direndi.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 190)
Yorumlar
Yorum Gönder