Konstantinos Kanaris
Ticaret ve Hacı gemilerine yapılan bu saldırılar ile birlikte çok geçmeden Kıbrıs, Sisam ve Sakız gibi Akdeniz’in büyük adalarına da saldırılar gerçekleşti ve buralarda da isyan hareketleri görülmeye başlandı. İlk olarak değineceğimiz Kıbrıs’ta kilisenin başını çektiği isyan hazırlığı, aslında daha isyan başlamadan önce şekillenmişti. Kiliselerdeki ayinlerde ve kiliseye bağlı ruhban okullarında yoğun bir propaganda ve beyin yıkama faaliyetleri yapılıyordu. 19 Haziran 1821 tarihinde Filiki Eterya liderlerinden Konstantin Kanaris; Kıbrıs’a uğrayarak, isyanın propagandasını yapmış ve bildiriler dağıtarak Mora’daki isyancılara götürmek üzere para, silah ve yiyecek toplamıştı. Kiliseleri birer silah deposu haline getiren Kanaris, çeşitli bölgelerdeki kiliselere ayaklanmanın nasıl olacağını anlatan mektuplar da gönderiyordu.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 162)
İngiliz konsolosunun haber verdiği izbandut gemileri, Sisam Adası tarafından 22 Mart 1822’de Sakız Adası’na ulaştılar. İsyancıların donanması 60’ı küçük 17’si büyük olmak üzere toplam 77 gemiden oluşuyordu. Vahit Paşa isyancıların adaya gelmesi üzerine askerleriyle kaleye çekilerek, civardaki Türkleri de kalenin içine aldı ve kapıları kapattı. Ertesi gün isyancılar Çeşme limanı karşısındaki Timiana köyüne yanaşıp, 6000 isyancıyı karaya çıkardılar. İsyancıların adaya gelmesi üzerine adada bulunan halk da 1821 isyanında olduğu gibi yine isyancılara katıldı. Böylece isyancıların sayısı on bini geçmiş oluyordu. İsyancılar karadan ve denizden kaleyi kuşatmaya başladılar. Sakızın varoşlarını işgal ederek toplar yerleştirdiler, tabya ve metrisler kazdılar. Bütün evlere, mağazalara, kiliselere Sakız’ın bağımsızlık bayrağını çektiler. Metropolitin konağı, karargâh yapıldı ve altı üyeden oluşan bir meclis açıldı.
İsyancıların saldırısının başladığı 23 Mart’tan Osmanlı donanmasının adaya ulaştığı gün olan 11 Nisan’a kadar 19 gün devam eden kuşatma esnasında isyancılar; Sakız köylerinden, İpsara, Hidra ve Sisam adalarından silah, erzak ve cephane yardımı alırken, Osmanlı güçlerine sadece Çeşme’den gelen 97 kişilik bir askerî birlik yardım edebilmişti. Kuşatma esnasında Osmanlı askerleri de zaman zaman kaleden çıkarak, isyancılara hücum ediyorlar ve bu hücumlarda Yunan isyancılara ağır kayıplar verdiriyorlardı. Ancak buna rağmen kale içindeki Osmanlı güçleri çok zor durumdaydı.
Kuşatma devam ederken, 10 Nisan günü Sakız Adası’nda bulunan Fransız konsolosu kaleye gelerek Vahit Paşa ile görüştü. Konsolos, Yunanlıların büyük bir saldırıya hazırlandıklarını söyleyerek; Vahit Paşa ve maiyyetini, kaledeki Türklerle birlikte Çeşme’ye götürmeyi teklif etti. Fakat Vahit Paşa durumlarının iyi olduğunu söyleyerek, bu teklifi geri çevirdi.
Bu görüşmeden bir gün sonra, 11 Nisan 1822’de Nasuhzade Ali Paşa’nın emrindeki Osmanlı donanması Sakız Adası’na ulaştı. Donanma adaya ulaşır ulaşmaz; İzmir, Aydın ve Saruhan dolaylarından topladığı gönüllüleri hemen karaya çıkardı. Osmanlı donanmasının gelmesi üzerine isyancıların gemileri adanın diğer tarafına kaçmışlardı. Osmanlı donanması Çeşme’den de gelen yardımların kendilerine eklenmesiyle birlikte, yaklaşık 28 günlük bir mücadeleden sonra isyanı bastırılabildi. İsyancıların bir kısmı firar etti, bir kısmı ise teslim oldu. İlk isyan girişiminde kaleye hapsedilerek rehin tutulanlar, başta Başpiskopos olmak üzere vatan hainliği suçuyla idam edildi. Birçoğu esir alındı. Limanda bulunan 20 kadar korsan gemisi yakıldı. 15 kayık, çeşitli ebatlarda 30 adet top, pek çok mühimmat ile birçok eşya ele geçirildi. Sakız’ın bazı köylerinden gelen af talepleri, silahların teslimi şartıyla kabul edildi. Silahlarını teslim eden bu köylerin muhafazası için asker bulunduruldu. Teslim olmayan köylere de harekâtlar yapıldı.
İsyanın bastırılmasına rağmen Yunanlar adadan vazgeçmemişlerdi. Kısa bir süre sonra, 18 Haziran 1822 tarihinde Avusturalya bandıralı birkaç izbandut gemisi Sakız limanına geldi. İzbandut gemilerinin komutanı Konstantin Kanaris idi. Bu gemiler; hala limanda bulunan Osmanlı donanmasına karşı gece yarısından sonra aniden saldırıya geçti ve Osmanlı donanmasına ağır kayıplar verdirdi. Bu saldırı da Ali Paşa’nın kalyonu da isabet almış ve yanmaya başlamıştı. Ali Paşa kalyonunda çıkan bu yangın sonucunda gemiyi terk ederken düştü ve hayatını kaybetti.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 178-179-180)
Yorumlar
Yorum Gönder