Anabolu (Nafplion)

Mora’nın stratejik mahallerinden olan Anabolu Kalesi, isyancılar tarafından kara ve denizden kuşatılmış halde idi. O an itibariyle Anabolu’da 7500 kadar Müslüman mevcuttu. Kuşatma nedeniyle kalede şiddetli yiyecek sıkıntısı yaşanıyordu. İlerleyen günlerde kaledeki Müslümanlar hayvan leşi, pabuç köselesi yiyerek hayatta kalmaya çalıştılar. Buna rağmen birçok Müslüman açlıktan öldü. Nihayet kale teslim olmak zorunda kaldı ki sadece 2400 Türk sağ kalabilmişti. Müslümanlar 22 Ocak 1823 tarihinde bir mukavele ile kaleyi Yunanlılara teslim etmek zorunda kaldılar. Öldürülmeyen Türklerden bir kısmı 10-15 adet Yunan teknesine bindirilerek Kuşadası ve İzmir taraflarına nakledildi.

(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 156)

822 yılı Aralık ayı geldiğinde Yunanlılar Anabol’a (Nauplia) saldırdılar. Uzun süreden beri Yunanlılarla kuşatılmış olan bu kentin sokaklarında açlıktan ölen çocukların cesetlerine sık sık rastlanıyor; iskeletleşmiş kadınlar, çirkefler arasında yiyecek bulmaya çalışıyorlardı. Anabolu kuşatması sırasında kentte hazır bulunan Avrupalı gönüllülerden Kotsch adlı bir Alman subayın anlattığına göre Türklerle ilişki kurduğu sanılan bir Yunan papazın parmakları isyancılar tarafından kırılıyor ve tırnakları yakılıyordu. Daha sonra Yunanlılar tarafından üzerine kaynar su dökülüyor; boğazına kadar toprağa gömülerek sineklerin saldırısına uğraması için yüzüne pekmez sürülüyordu. Papaz, bu halde altı gün can çekiştikten sonra ölüyordu. Kentten kaçmaya çalışan bir Musevi, büsbütün çıplak bırakılarak organları kesiliyor; bu şekilde kentte dolaştırıldıktan sonra asılıyordu.

Anabolu kenti 12 Aralık’ta Yunanlılara teslim olunca korkunç bir kıyım başlıyor, asiler öldürülenlerin kafalarını bir piramit gibi diziyorlardı. Bu sırada Hamilton’un kaptanlığını yaptığı Cmbrian adlı İngiliz savaş gemisinin limana gelişi, kentin Müslüman ve Musevi sakinlerinden bazılarını ölümden kurtarıyordu. Kentte yapılan yağmada aslan payını Yunanlı isyancılar alıyorlar, Avrupalı subaylara da ödül olarak iki veya üç Türk kızını veriyor; onlar da bu kızları Atina’ya götürerek konsoloslara satıyor; konsoloslar ise kızları Anadolu’ya sevk ederek kurtarıyorlardı. Misolonghi açıklarında karaya oturan bir Türk gemisinde kendi ülkelerine dönmekte olan 150 Arnavut, Mavrokordotos’un vermiş olduğu söz üzerine teslim oluyor; ama isyancı önderlerden biri tarafından paraları çalındıktan sonra hepsi de öldürülüyordu.

(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 209)

Yunanlı asiler, hayvanî davranışlarda o kadar ileri gidiyorlardı ki, kendilerine yardımcı olmak üzere yabancı ülkelerden özellikle Avrupa’dan gelen yandaşlarını da öldürüyorlardı. Anabolu (Nauplia) liman kenti asilerin eline geçtikten sonra, bazı Yunanlıların, kimi yabancı yandaşlarını kentteki bir hamama sokarak öldürdükleri meydana çıkıyordu. Yunanlı hamamcı, yabancıları, giysilerini çıkarmaya inandırıyor ve böylece, onları öldürürken, elbise ve çizmelerinin kana bulanmamasını sağlıyor; onları daha sonra satıyordu.

(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 245)



Yorumlar

Popüler Yayınlar