Mehdi Zana

1982 Anayasası'nın 26 ve 28. maddelerine dayanan bir yasa, Ekim 1983'te 2932 sayılı "Türkçe Dışındaki Dillerde Yapılan Yayınlar Hakkında Kanun" olarak duyuruldu. 2. maddede: "Türk devletinin tanıdığı devletlerin birinci resmî dilleri dışında herhangi bir dilde yorum yapmak, yaymak ve düşünce yayınlamak yasaktır" denildi. Kürtçeyi yasadışı ilan etmek için büyük bir entelektüel çaba gösteren, Kürtçe kelimesini hiç anmadan, “birinci resmi dil” diyerek, Irak’ın ikinci resmi dilinin Kürtçe olduğu ustalıkla vurgulanmıştır. “Türk devleti tarafından tanınmış” şartının eklenmesi, Irak’ta kurulabilecek bağımsız bir Kürdistan tehlikesini önlemenin bir yoluydu. Aynı kanunun 3. maddesi, “Türk vatandaşlarının ana dilinin Türkçe olduğunu” açıkça belirtmiştir. TRT’nin gün boyu dört dilde haber yayınladığı ve Kürtçe yayınların hızla arttığı bir dönemde, Turgut Özal hükümeti, 12 Nisan 1991’de 2932 sayılı kanunu (kanun, Lozan Antlaşması’nın 39/4. maddesini açıkça ihlal ediyordu) yürürlükten kaldırdı, ancak ilgili maddelerin (26 ve 28) yürürlükten kaldırılması için Ekim 2001’de Avrupa Birliği reformları yapılması gerekti. Örneğin, 1987 yılında, cezaevinde verdiği bir röportajla ilgili açılan ceza soruşturması kapsamında, Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana, Türkçe konuşmayı reddetti; 2932 sayılı yasaya itiraz etmek ve dikkat çekmek için Kürtçe konuştu. Bu durum, Kürtçe'den bahsetmemek ve devletin defalarca reddettiği dilin varlığını istemeden kabul etmemek için "tutarsız bir dil konuşmak" olarak resmi işleme alındı ​​ve Zana, hakkında yeni bir dava açılarak duruşmadan çıkarıldı.

(Baskın Oran, Minorities and Minority Rights in Turkey: From the Ottoman Empire to the Present State, trans. by. John William Day, Boulder: Lynne Rienner Publishers, 2021, s.89-90)



Yorumlar

Popüler Yayınlar