Humus

 Lozan Antlaşması'nda tanınan gayrimüslimlerin sadece üç grubu (Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler) kapsadığı şeklindeki yanlış varsayım Türkiye'de o kadar yaygındır ki, medyada görünen önde gelen profesörler ve üst düzey yargıçlar da dahil olmak üzere görünürde çok okumuş kişiler bile, antlaşmanın III. Bölümü'nde gerçekten Rumlar, Ermeniler ve Yahudilerden bahsedildiğini tekrarlamaktadır. Bu görüşü benimseyenler iki neden öne sürmektedir. Birincisi, laik duruş ve 1926 Medeni Kanunu hükümleri sayesinde bazı haklara erişen gayrimüslim azınlıkların, 1925'in sonunda Lozan Antlaşması'nda belirtilen haklardan vazgeçtiklerini açıkça belirttiklerini iddia etmektedirler. Ayrıca, Süryanilerin de aynı dönemde benzer şekilde haklarından vazgeçtiklerini iddia etmektedirler; bu iddia tek bir yerel gazete yazısına dayanmaktadır. Bunun tek "belgesi", 9 Şubat 1923'te Ankara'nın İleri adlı yerel gazetesinde çıkan bir haberdir. O dönemde Süryani Ortodoks Patrikhanesi Mardin'deydi. Patrik İlyas Şakir III Ankara'ya geldiğinde, "Azınlık hakları istemiyoruz" diye bir açıklama yapmıştı. Bunun nedenleri, o dönemde Batılıların zihninde, Sovyet Rusya ile Batı arasında tampon bölge görevi görebilecek Büyük Ermenistan vizyonunun olmasıydı. Sonuç olarak, 1919 Paris Barış Konferansı'nda, devleti olmayan ve kendi hallerine bırakılan Süryanilerin durumu hiç düşünülmemişti. Çaresizce, 1071'den beri olduğu gibi Türklerin "hoşgörüsüne" sığındılar. Bu hoşgörünün sonucu, 1932'de İlyas Şakir III öldüğünde, patrikhane Mardin'den Suriye'deki Humus'a gönderildi. 1959'dan beri patrikhane Şam'da bulunmaktadır.

(Baskın Oran, Minorities and Minority Rights in Turkey: From the Ottoman Empire to the Present State, trans. by. John William Day, Boulder: Lynne Rienner Publishers, 2021, s.84-85)



Yorumlar

Popüler Yayınlar