İsmail Baha Sürelsan

İsmail Baha Sürelsan Türk Müziği''nin önemli bir ismiydi. Müziğin ‘‘hakikisini’’ yaptığı için medyatik değildi ve 87 yıllık ömrünü geçen Pazar günü Antalya'da sessizce noktaladı. Meşhur ‘‘Sandal’’ şarkısının bestecisinin ardından tek bir şey söyleyeceğim: Ciddi müziğin başı sağolsun.

Hafta içinde Antalya'da bir cenaze kalktı: İsmail Baha Sürelsan'ın cenazesi... Adını hiç işitmeyenler için, kim olduğunu kısaca söyleyeyim: Türk Müziği'nin önemli bir ismiydi... Hem hocaydı, hem güçlü bir besteci... Müziğin bugünkü gibi şov yahut gürültü değil ‘‘müzik’’ olduğu günlerde dillerden düşmeyen şarkıların, meselâ ‘‘Güle sor, bülbüle sor, hâlimi hicrânımı dinle’’nin, ‘‘Yaz günleri en tatlı hayaller gibi geçti’’nin, ‘‘O tebessüm, o tavırlar’’ın ve bizim neslin çocukluk senelerinde marş gibi terennüm edilen ‘‘Kız sandalı kalbim gibi oynatma dümende’’ nakaratlı meşhur ‘‘Sandal’’ın bestecisi...

Sanatını asıl mesleği olan ziraat mühendisliğiyle beraber götürürken besteleri kadar önemli olan bir başka iş daha yaptı: Türk Müziği konservatuvarlarının varolmaları bir yana, hayal bile edilmedikleri günlerde Ankara'nın Ahmetler Caddesi'ndeki evinde çok sayıda talebe yetiştirdi.

Vefatını hafta başında birkaç saniyeliğine de olsa sadece TRT televizyonu duyurdu. Özel kanallarda tabii ki hiç bahsi edilmedi, hakkında bazı gazetelerin iç sayfalarında tek sütunluk haberler çıktı ve bir gazetenin sanat sayfasında onun fotoğrafı diye bir başkasının resmi basıldı... Bütün bunlar beni hiç şaşırtmadı, zira sanatın ‘‘hakikisini’’ yapmıştı ve dolayısıyla medyatik olmasının imkânı yoktu...

İsmail Baha Bey'in şimdilerde hiç çalınmayan ve bundan sonra da zannedersem pek çalınmayacak olan şık bir Mahur bestesi vardır. Güfte 17. asrın meşhur şairi Nabi'ye aittir ve ‘‘Eğerçi köhne metâız revâcımız yoktur / Revâca da ol kadar ihtiyâcımız yoktur’’ diye başlar... ‘‘Eski bir eşya gibi olduğumuz için artık revaç bulmuyorsak da o revaca hiç muhtaç değiliz’’ demektedir şair... Ve bu güfte sanki bugünün sanat çevresi, özellikle de ‘‘milli sanat’’ adına mangalda kül bırakmayanlar için yazılıp bestelenmiş gibidir...

‘‘Ciddî’’ müziğin başı sağolsun.

(Murat Bardakçı, 19 Nisan 1998, Hürriyet)





Yorumlar

Popüler Yayınlar