Eugenios Voulgaris
Yunan toplumunda görülen bu değişime paralel olarak on sekizinci yüzyılda Avrupa’da dünyayı sarsan olaylar yaşanıyordu. Bu yüzyılda üç yıl (1748-1751) içerisinde Montesquieu’nun Yasaların Ruhu, Buffon’un, Doǧa Tarihi yayımlanacak; Ansiklopedi, Rousseau, Diderot, d’Alembert, David Hume ortaya çıkacaktı. 1766’da bir Yunanlı olan Boulgares, Voltaire’in ilk Yunanca çevirisini yayımlayacaktı.
Ulusal inancın yerleşmesi ve yaygınlaşması, Avrupa’daki gelişmeleri izleyen Yunanca konuşanlar arasında görülmüştür. Avrupa’da ulusal dillerin güçlendiği ve saygınlık kazandığı dönemde Yunanca kitaplar da yayımlanmıştır. Ulusal bilinci dile getiren aydınlar arasında, Uniate mezhebine bağlı olan ve İtalya’da yaşayan Leo Allatius (1559-1586) vardı. Allatius eski Yunanca yazdığı Helleas adlı kitapta “genos”un kurtuluşunu dile getirmişti. “Genos” ulus anlamına yakın bir sözcüktür. Aynı dönemde İtalya’da yaşayan Nikolaos Sophianos, Hellen “genos”unun Avrupalılara kıyasla edebiyat ve bilim konusunda ne denli geri kaldığına hayıflanır. Batı’da yaşayan Frankiskos Skoufos halk dilinde ve yazdığına göre “genos”un çıkarını gözeten bir risale yazar. Bu risalede “kölelikten kurtulmayı” dile getirir. Batı’da yaygınlaşan görüşlere açık olan aydınlar arasına Konstandinos Maurokordatos (1711- 1769) ve Eugenios Boulgares (1716-1818) anılabilir. Boulgares “ethnos”un kurtuluşunu anlatmıştır. Bu örnekler, “düşünce” olarak “ulusun kurtuluşunun” Batı’da egemen olmaya başlayan anlayıştan ne denli etkilenmiş olduğunu göstermektedir.
Mora’daki aydınlanma fikrini halk arasında yayılmasını sağlayan tanınmış isimler arasında ilk akla gelenler ise; M. Anthrakites, E. Boulgares, Beniamin Lesbios, K. Koumas, Th. Kaires, Kh. Pamplekes, Th. Pharmakides, Katartzes ve bunlar arasında en önemli yere sahip olan Regas ve Koreas’ı idi. Bu düşünürlerin çoğu ticaretin ve sanayinin güçlü olduğu merkezlerde ortaya çıkmaya başlayan ve “lise”, “akademi” gibi isimler taşıyan okullarda öğretmenlik ya da yöneticilik görevini üstleneceklerdi. Bu okullar ise önceleri zenginler tarafından daha sonraları ise cemaat tarafından finanse edilmiştir.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 76-77-79)
Aydınlanma düşüncesi ile birlikte Yunanlar arasında en çok tartışılan konu köken meselesiydi. Cumhuriyetçi Yunan aydınları, Aydınlanma döneminin düşüncelerinin ve hümanizminin etkisi altında, evrensel bir uygarlığı yaşama geçirmenin ve onun içinde yer almanın peşindeydiler. Antik Yunan Medeniyeti’nin Avrupa Uygarlığı’nın temel dayanaklarından biri olduğunu savunuyor ve Avrupa’da yeniden böyle bir rol oynamayı en önemli görevleri olarak görüyorlardı. Bu görevi üstlenirken kendi aralarında yeni kimliklerini adlandırmada güçlükler yaşadılar. Bir kısmı Antik Yunanlılar gibi, Helen tanımını kullanmayı yeğledi. Regas ise kendini Rum olarak görüyordu. Ancak Yunan aydınlanmasının diğer önemli liderlerinden Koreas, Yunan ulusunun geleceğinin Doğu’da, Bizans geçmişinde olmadığını; Avrupa devrimini ve Aydınlanma fikirlerini özümsemesine bağlı olduğunu söylüyordu. “Ya Batılıların bize dedikleri gibi Grek tanımını kullanalım, ya da Helen diyelim. Ama asla Romios demeyelim” diyordu. Boulgares ise, putperestliği hatırlattığı için Helen; Romalı olmadıkları için Romios adlandırmalarını reddediyordu. O da Avrupalılar gibi Grek tanımının kullanılmasını önerdi. Batı ile ilişkili olan Yunanlılar Grek sözcüğünü benimsediler. Yunan aydınları arasında çocuklarına tarihî Yunan isimlerini verme modası hızla yayıldı.
(Hasan Demirhan, İngiltere'nin Balkan Politikası ve Yunanistan, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Edirne, s. 80)
Yorumlar
Yorum Gönder