21 Temmuz 1905 Abdülhamid'e Suikast Girişimi

Vahdet hocamızın (Vahdettin Engin) eserine göre (Kurtlar Sofrası'nda Osmanlı) hadise şu şekilde cereyan etmişti:

"Ermeni teröristler, uzun süren takip sonucunda İkinci Abdülhamid'in Cuma Selamlığı'nda eylemi gerçekleştirmeyi kararlaştırdı. Sultanın camiden çıkıp arabasının yanına varması 1 dakika 42 saniye tutmaktaydı. Saatli bomba yerleştirilmiş bir araba cami dışına getirilecek ve padişahın arabası geçerken patlatılacaktı. Teröristler, 21 Temmuz 1905 Cuma günü 80 kilogram patlayıcı madde ihtiva eden bombalı arabalarıyla Yıldız Camisi'ne geldiler. Plan görünüşte işliyordu. Ancak namaz bitiminde Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, İkinci Abdülhamid'in yanına gelerek lafa tuttu. Bu arada saatli bomba, müthiş bir gürültüyle patladı. Cemaleddin Efendi tarafından tesadüfen birkaç dakika oyalanan İkinci Abdülhamid suikasttan kılpayı kurtulmuştu. Ancak çevredeki 26 kişi hayatını kaybetmiş, 58 kişi ise hafif veya ağır yaralanmıştı. Ayrıca 20 kadar hayvan telef olmuş birçok araba enkaz haline gelmişti. Suikast teşebbüsü ülke içinde ve dışında büyük yankı uyandırdı. Soruşturmanın başlamasından kısa bir süre sonra Charles-Edouard Joris ve bazı suçlular yakalandı. Bazı teröristler ise yurt dışına kaçmayı başardılar."

"Bombalı terör eyleminden sonra Batılı devletler üzüntülerini bildiren mesajlar göndermişlerdi. Ancak tutuklamaların açıklanmasından sonra Osmanlı yönetimi Avrupalı diplomatların baskınına uğradı. 'Joris sivildir, sivil hâkimler yargılasın' diye tutturdular. Hükümet baskılar üzerine sivil bir soruşturma komisyonu kurdu. Mahkemeye çıkarılan Belçikalı Edouard Joris'in idam cezasına çarptırılacağı muhakkaktı. Ancak karar verilmeden bir gün önce 17 Aralık 1905'te Belçika'nın İstanbul Büyükelçisi, Osmanlı hükümetine başvurarak, 3 Ağustos 1838 tarihli anlaşmaya istinaden sanığın iadesini istedi. Mahkeme Joris'i idama mahkûm etti. Büyükelçi de Osmanlı hükümetine tekrar başvurarak, cezasını Belçika'da çekmek üzere, Joris'in teslimini istedi. Osmanlı yönetimi 3 Ağustos 1838 tarihli anlaşmanın Belçika'ya böyle bir hak tanımadığını beyan ederek isteği reddetti. Belçika hükümeti ise Joris'in teslimini, hakettiği bir cezadan kurtarmak maksadıyla istemediklerini, anlaşma ile kendilerine bahşedilmiş haklardan vazgeçmek istemediklerini söylüyordu. Ancak Türkçe anlaşma metninde ceza davaları söz konusu olduğunda Belçika'ya hiçbir şekilde yargılama hakkı tanınmamaktaydı.

Osmanlı hükümeti, Osmanlı mahkemelerinde cezalandırılıp, mahkûmiyetlerini Osmanlı cezaevlerinde tamamlayan Fransız, Rus, İngiliz, İtalyan ve Avusturya uyruklu yabancıların bir listesini de Belçika'ya sundu. Osmanlı yönetimi Belçikalı anarşisti geri vermemek için bir süre daha direndi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu, diğer Avrupa başkentlerinden de Belçika'yı destekleyen talepler gelmeye ve bu talepler tehdit halini almaya başlayınca Batı dünyasının baskılarına boyun eğdi. Sultan Abdülhamid, canına kasteden Joris'in idam cezasını önce müebbet hapse çevirdi, sonra da affetti. 

Joris Belçika'ya iade edilmedi ama pasaportu verilerek Avrupa'ya gönderildi. Onlarca kişinin katili bir terörist serbest kalmıştı. "Kan dökmekten hoşlanmayan padişahımız, canına kasteden katili affetme yüceliğini gösterdi" diye resmi bir bildiriyle meselenin üstünü kapattık.

(Erhan Afyoncu, 21 Şubat 2016, Sabah)




Yorumlar

Popüler Yayınlar